Adını aşk koydum

  İlk konuşmaya başladığımız zamanları hatırlıyorum da, ben gerçekten çok mutluymuşum. Mutluluktan ağlarken buluyormuşum kendimi. Eski fotoğraflara baktım. Çok dinç ve güzel kızmışım. Onca soruna rağmen güzelliğim gitmemiş ama nedense seninle konuştuktan bi süre sonra (bizden olmaz dediğinde) ben bi solmuşum. Hani çiçek açar ve çok güzel görünür sonrasında solar, kahverengileşir, çirkinleşir aynı öyle hissettim. Seninle hiç mutlu olmadığım kadar mutluyken bir yandan nasıl da soldum. Bunu bana neden yaptık? Gülüşlerimin arkasında yaralarımı gizlerdim. Şimdi o solgun bedenimde bütün yaralarım açık. Acınası bir durum. Kendime hiç bu kadar üzülmemiştim. Gülerken acılarımın üstüne acılar eklemişim. Bedenim kanamış ama hislerimi gizlemişim. Şimdi çok daha iyi anlıyorum. Herşeyi kaybedince anlıyor insan. 
      Yaralarını sarmak isterken kendi yaralarımı kanatıp, senin yaralarını iyileştirmek istemişim. Beni görmeyen birini sevmişim, sevmek istemişim. Adını sevgi koymuşum, mutluluk içinde acı olan şeye. Acınası bir durum. Bunu ne sen ne de ben hakettik. Ben seni istedim, sen başkalarını. Farklı insanları. Ben seni o bataklıktan çıkarmak istedim, sen daha da dibe batmak. Ben seninle o bataklığa girmişim. Haberim bile yok. Nasıl oldu bilmiyorum. Sanki rüyada gibiydim. Uyanmak istememiştim ama zarar geldiğini de görememiştim. Zarar gördüğümü görsem bile uyanmak istemezdim. O kadar güzeldi. Hayallerimi yaşıyor gibiydim. Uyanmak istemedim. Gerçek olmamasını kaldıramazdım. 
      Birlikte ilklerimizi yaşadık. Herkese kafa tuttum. Aileme, dostlarıma. Ne olursa olsun en kötü senaryoya bile hazırdım. Adını aşk koymuşum. Eğer ben güçlü durursam kimse onu benden alamaz, o bile gidemez sandım. Herşeyimi ortaya koydum. Gururumu, sevgimi, bedenimi. Bunun adı aşk sandım acıdan paramparça olurken. 
       Gidip, gelmelerimiz oldu. Konuşmayı kessek bir süre sonra tekrar başlıyorduk. Adını bağlılık koymuşum. O her geldiğinde bir şeyler hissetmese dönmez dedim. Kandırdım kendimi. Her gittiğinde yaralarımı daha da açtığı halde yine gelmesini istedim. Mutlu ediyor dedim. Mutluluğu, açtığı yaralara tercih ettim. Her şeyimi ortaya koymuşum mutlu etmesi için. Uçurumun kenarında olsam bile mutlu ölmek istemişim. Acınası bir durum. 
      Her şeyimi o yapmışım. Her anım, her saniyem oymuş. Sesi huzurmuş, gülüşü içimde kelebekler uçurturmuş. Onda ise ben hiçbir şeymişim. Her şey yalanmış. O bile.. Onda gördüğüm ufacık şeyi, ben büyütmüşüm. O, kendinde ufacık şeyleri düzeltmek yerine silmeyi seçmiş. Görmek istememişim, çabalamışım. Kendi bataklığında kaybolmak isteyen bir çocuğu oradan çıkartmak istemişim. Her şeyimi ortaya koymuşum. O, çıkmak istememiş. Çabalamışım. Ellerimden kayıp gitmiş. 
     Her şeyimi ortaya koyduğum masada ellerim bomboş kaldı. Ne uğruna, kim uğruna? Her şey yalanmış. O çocuk, hissettiklerim, hissettiklerimiz.. O masadan kan revan içinde kalakaldım. Kimse kalmamış etrafımda. O bile..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Biz bunu haketmemiştik

Belki de zaman yanlıştı..